Bugün milyonlarca kullanıcının eriştiği, dilediği müziği elinin altında bulabildiği sınırsız bir müzik kütüphanesine erişim sağlayan bu platform; kullanıcılarına özgürlük ve çeşitlilik sunmanın yanı sıra sanatçılara da daha geniş bir kitleye ulaşma fırsatı tanıyarak devrim yarattı.
Günümüzde birçok platformu geride bırakarak zirvelere oynayan Spotify, kolay kolay yerini bir başkasına bırakacağa da benzemiyor!
Peki kimdir Spotify’ın kurucusu?
1983 yılında İsveç’in başkenti Stokholm’de doğan Daniel Ek, çocukluğundan beri müziğin eksik olmadığı bir atmosferde büyüdü. Opera sanatçısı büyükannesi ve caz piyanisti büyükbabası sayesinde müziğe olan ilgisi çok genç yaşlarda şekillenmeye başladı. Henüz 4 yaşındayken basit gitar melodilerini çalmaya başlaması, müziğe olan yeteneğinin de ilk işaretleriydi.
İlkokul yıllarında müzik öğretmeni, Daniel’in bu yeteneğini keşfetmesiyle müziğe olan yeteneği iyice belli olmuştu. Müzikle iç içe geçmiş çocukluğu, Spotify’ın kuruluşu ve müzik dünyasına yaptığı devrim için bir hazırlık gibiydi. Fakat bu devrim biraz gecikecekti.
14 yaşında yazılımla tanışan Ek, kendine bu alanda bir kariyer inşa etmeye başladı.
Hâliyle müzik hayatına bir süre de ara verdi. Fakat günümüzde kullanmayanına neredeyse rastlamadığımız Spotify’ı geliştirmesi de bu kariyerinin bir parçası oldu. Zamanla web tasarımıyla geçirdiği yılların ardından 15 yaşında aylık ortalama 50.000 dolar kazanmaya başlayan Daniel Ek, girişimcilik dünyasında hızla yükseliyordu. Bu sürede Google’a da bir başvuru girişimi oldu fakat aldığı “üniversiteyi bitirince tekrar başvur” cevabı, onu kariyerinin biraz daha demlenmesini gerekli kıldı.
Bir dönem maddi zorluklarla karşılaşan Ek, genç yaşta elde ettiği lüks yaşamının ardından derin bir depresyonla baş ediyordu.
Kendisinde bir değişiklik yapma kararı alıp her şeyi geride bırakarak şehir dışında mütevazı bir evde yaşamaya başladı.
Bu dönemde içsel huzur bulma ve toparlanma çabalarıyla Spotify’ın diğer kurucusu Martin Lorentzon ile de tanıştı. İşte bu ikili, orman yürüyüşleri sırasında hayatımızın vazgeçilmezi Spotify fikrini şekillendirdiler. O dönemler popüler bir müzik hizmeti veren Napster’dan ilham aldığı da söyleniyor.
Hatta gariptir ki Spotify’ın ilk yatırımcılarından biri de dijital ses dosyalarının dağıtımına odaklanmış bir peer-to-peer dosya paylaşım uygulaması olan Napster kurucusu Sean Parker olmuştu. Kendisi, Ek’in sabırlı ve dirençli bir kişilik olduğunu vurgulayarak ona olan güvenini dile getirdi. Uygulama için yatırımcı bulmak belki de işin en zor kısmıydı, fakat bunun da üstesinden geldiler.
Ek’in azmi ve mücadelesi, dünya çapında bir müzik devine dönüşen Spotify’ın temellerini attı.
Uygulama, 2008 yılında İsveç’te ortaya çıktı ve kısa sürede dünya çapında bir fenomen hâline geldi. Başlangıçta sadece İsveç’te hizmet veren platform, hızla küresel bir etki yaratmaya başladı. Hatta bu dönemde, Spotify’ın ilk hayranları arasında Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg de yer alıyordu.
Zuckerberg, 2009 yılında Facebook sayfasında, “Spotify gerçekten iyi!” şeklinde bir paylaşımda bulunarak platforma olan beğenisini dile getirdi.
2006’da kuruluş aşamasına geçti ancak hizmetini 2008’de piyasaya sürdü.
Uygulamanın isim seçimi tesadüf sonucu gerçekleşmişti. Müzik akışı işleri için olası isimleri düşündükleri sırada, Daniel “Spotify” ismini yanlışlıkla duysa da bu isim daha sonra “Spot” ve “Identify” kelimelerinin birleşimi olarak kaldı. Martin Lorentzon, Spotify’in kurucu ortağı olarak şirketin en önemli figürlerinden biri hâline geldi.
Bir diğer kilit isim olan yazılımcı Andreas Ehn, Daniel Ek’in yönetiminde kendi yazılım ekibini kurarak şirkette önemli bir rol oynadı. Spotify’da şarkıların hızlı bir şekilde bulunmasını sağlamak için Andreas ve ekibi önemli bir katkıda bulundu. Ancak 2009’da Andreas Ehn, Spotify’dan ayrılmak zorunda kaldı.
Şirketteki diğer önemli bir isim Per Sundin’di.
2004-2008 yılları arasında, Sundin, Sony ve BMG’nin birleşmesinden sonra Sony BMG’nin CEO’su olarak görev yaptı. 2008’de Sundin, Universal Music Sweden’e başkan ve CEO olarak atandı. Başlangıçta Per Sundin, Spotify’in ücretsiz müzik politikasına karşı çıkıyordu. Ancak daha sonra teknolojinin bu yönde evrildiğini kabul ederek şirketle ortak bir vizyon izledi. Aynı yıl içinde Per Sundin, Spotify ile ortak olan ilk müzik şirketi yöneticisi oldu.
Bir diğer önemli isim Petra Hansson ise şirket bir süre mali açıdan zorluklar yaşadığında Hansson, kullanıcıların kendi müzik listelerini oluşturabilmeleri için premium üyeliği şirkete önerdi ve bu öneri kabul edildi.
Spotify, popülerlik kazanarak hızla büyüdü ve ABD pazarına girmek için önemli plak şirketleri ile sözleşme imzalayarak rekabete dahil oldu.
Şirket; iTunes, Amazon Music, Pandora ve Tidal gibi müzik uygulamalarıyla yarışmaya başladı. Platformunu genişleten uygulama, zamanla premium olmayan kullanıcılar için saatlerce dinleme sınırlamasını kaldırdı Topspin ve Starbucks ile ortaklıklar kurarak reklam ve pazarlama alanında da adını duyurmaya başladı.
Sosyal medya platformlarıyla iş birlikleri yaparak kullanıcılarının, içeriklerini paylaşmasını sağladı. Kullanıcıların çeşitli listeler aracılığıyla yeni müzikleri keşfetmelerini sağlayan başarılı özelliklerinden biri de Discover Weekly oldu. Ancak şu anda mevcut olan farklı uzantılar, kullanıcı deneyimini iyileştirip kişiselleştirerek önemli bir rol oynuyor.
2011’de Spotify’ın 1 milyon premium üyesi bulunurken bu sayı 2018 itibarıyla 70 milyona yükseldi. %9’luk hissesiyle Daniel Ek’in şu anda 2,5 milyar dolarlık bir serveti bulunuyor. Günümüzde ise yaklaşık 210 milyon abone ve aylık 527 milyon aktif kullanıcı ile müzik akışı hizmetleri arasında liderliğini koruyor.
Şirketin kuruluş hikâyesini anlatan bir de 6 bölümlük kısa bir Netflix dizisi var: The Playlist.
Girişimcilik ile ilgili diğer içeriklerimiz: